Bir Paragraflıktı Yaşam

Bir paragraflıktı yaşam okudum, yaşadım ve yazdım ve öğrendim ki aslında hiç bildiğim gibi değilmiş hiç bir şey ne kadarda yanlış tanımışım insanları bir çok yazım hatası gibiymiş hepsi içlerinde anlamlı cümlelerdi vardı fakat, kötüye çalan sözler daha da çoktu yanlış cümlede olan arkadaşlar yanlış yazılmış okunmuş kadınlar oysa ne gizli öznelerde aşklar yaşadım sıfat tamlamalarında x’i anlattım ama hiç birinde gerçek bir mutluluk kelimesinin altını çizerek yazmadım.Hüznün acının yanına kondu adım en güzel düşlerimi sunmuştum oysa ki insanlığa herkese olmasa da sevdiklerime kimse anlamadı anlayanı değer vermedi kimse bilemedi ne çektiğimi görmezden gelinen küçük bağlaçlar gibiydim halbu ki anlamım büyüktü farkedilmiyordum ne yapsam ne etsem farkedilmiyordum.Gizli öznelere sakladığım aşkların çoğunun özel ismini büyük harfle başlatıp yazdığı bir sevgilisi vardı veya geçmişte gölge yapıp bugün hala benim bile giremediğim bir cümlede bulunmasını sağlayan bir kaç hatırası vardı eski sevgiliydi çünkü ne kadar kötü olsada o cümlede olmalıydı ama ben o cümleye giremicek kadar iyi biriydim halbuki çok kötü birisiydim kötü olmasam bile kötülük düşünmeye başlıcam artık çünkü başka türlü kimsenin aklında bir yerim olmuyor denize atmaktan sıkıldım iyilekleri kötülük yapıp hafızada kalayım belki bir gün bir cümlede benimde adım geçer hah derim işte bu da benim yaptığım.Platonik cümleler kurdum aşk’a sevdiğim kadının adını yazamadım şöyle en kalın puntolusundan en italiğinden anlatamadım onu çünkü hep hazır olmayan biri vardı hep birileri hazır değildi, peki kim hazırdı, peki bunca ilişki hangi hazırlıklarla başlamıştı mevsim midir bu zamanı gelince kar yağsın zamanı, gelince çiçek açsın.Bir paragraflıktı yaşam,okudum,yaşadım ve yazdım hep hüzünlü bir şarkının bir filmin peşine sıraladım kelimeleri gören duyan olmadı bilenler üstünden bir araba misali yol yapıp geçti cümlelerimi kimse üstünde bir mola vermeyi düşünmedi.Oysa ki karanlık odamda herkesler uyurken onları düşünen biri olduğunu hiç düşünmediler her gelen bir kaybolmuş gibiydi yolunu öğrenen gitti dostlarım sevdiğim kadınlar neden hala onları düşünürüm bilmem.Yalnız kalmak değil korkum anlaşılmamak neden herkes gelirken yanında bir hatırasını getirir iliştirir sözlerine bunu anlayamamışlığım vardır yıllardır herkesi dinledim içim içimi yiye teselli ettim onları ama kimse beni dinlemedi onlara göre yoktu derdim eminim anlatsam kötü olurdum en iyisi ben hep iyi kalayım onların gözünde nasılsa dönüyorlar bir şeklde yeni bir acıyla bana dinleyecek bir ben hep var.Bir pararaflıktı yaşam okudum yaşadım ve yazdım virgüllerim oldu bolca düşüneceğim sonra noktalarım oldu duracağım sanırım artık bitiriyorum son cümlemi bende nokta koyayım.Bu da benim kötülüğüm olsun..

Sen Bilmiyorsun

Ne zaman gökyüzü kararmaya başlasa,
Aklıma zifir saçların düşüyor.
Karanlık sokakların karanlığında yürürken
Bir yanım seni arıyor,bir yanım gölgemi.
Sana kurulmuş,söylenmiş her cümlenin içindeyim.
Sen bilmiyorsun…

Dört mevsimin özgürce yaşanmamış olanısın sen,
Sen olmayınca sanki gecede ay yok, yıldız yok benim için.
Ben ne zaman seni düşünsem yorgun bir gecede
Sensiz kalmanın acısı saplanıyor yüreğime.
Ne zaman güneş doğmaya başlasa doğudan
Hayalin gözlerime batıdan doğuyor.
Bedenim yatağıma düştüğünde,
Sen aklıma düşüyorsun.
Yastığım adını duyuyor benden saatlerce
Uykularımdan çalıyorsun her gece
Sen bilmiyorsun…

Belki de biliyorsun da bilmemezlikten mi geliyorsun ?

Penceremden bakıyorum sokaklara her yerde ayak izlerin var.
Yağmurlar yağıyor kente, biraz senden biraz benden damlalar var.
Nereye gitsem yokluğunu da yanımda götürüyorum..
Sensizlik hep seni anlatıp durdu engel olamadım,
Herşey sen, her yanımdasın bırakıp gidemiyorum seni..
Her yere sen diye bakıyorum her gideni sen sanıyorum hala gözlerimdesin,
Ne zaman birini sevmeye kalksam sen gibi seviyorum hala kalbimdesin,
Yazdığım her yazıda ismini buluyorum hala kalemimdesin,
Sen bilmiyorsun..

Sensiz kalışım mı seni bu kadar büyüttü gözümde?
Yoksa senin beni duymayışın, görmeyişin mi?

Alev alev yansam ne faydaki senin gözünde?
Nasılsa senin her halin bir şairin ilk sözünde
Kimsesiz cümlelerin, sahipsiz gözyaşlarının sahibiyim.
Ne zaman hüzünlü bir şarkı çalsa, her nakaratında seni arıyorum.
Ben aynı anda mutluluğu yaşarken,aynı anda acıyı tadanım.
Ben senin yarattığın,görmediğin,duymadığın,bilmediğin esirinim;
Sen bilmiyorsun…

Herşey ve herkes aklımdan geçip gidiyor da bir tek Sen kalıyorsun…

Bir Uçurtmam Olsun…

Bir uçurtmam olsun…
Sen gelince yanıma beraber salalım onu gökyüzüne. Tutalım beraber ipini sonra ben gözlerine bakayım sen uçurtmamızı izlerken. Ben şarkılar fısıldayayım kulaklarına, gün ışığına inat gözlerimi hiç kırpmayayım…

Bir uçurtmam olsun…
Sen gelince! Gökyüzünün mavisinde dolansın. Bir yeşil kırlardan izleyelim onu, kuşları peşine taksın bulutların arasından. Geçsin sevdalı yüreklere kılavuzluk etsin…

Bir uçurtmam olsun…
Sen gelince! Benim diyebildiğim bir uçurtmam olsun. Kuyruğunda ismimiz olsun, rengârenk olsun gökkuşağı kıskansın ama bizim ki yağmuru beklemesin hep… Gökyüzünde olsun…

Bir uçurtmam olsun…
Benim ellerimden havalanan, benim renklerimi taşıyan bir uçurtmam olsun. Yalnız gecelerin hesabı ona sorsunlar. Yalnız bir çift göze eşlik etsin. Bir uçurtmam olsun şehrimde süzülen..

Bir uçurtmam olsun…
Bana şiirler yazdıran, çocukluğuma götüren bir uçurtmam olsun. Hayallerimin geçiş kapısı olsun. Hayat onu kendisi gibi gri yapmasın. Rengârenk kalsın hep, gözlerde ki pası atsın…

Bir uçurtmam olsun…
Rüzgârla beraber dolansın sokak sokak. Ama benim ellerimde, benim renklerimle dolansın İstanbul’un sokaklarında. Belki sana rastlar bir renk daha katar üstüne…

Bir uçurtmam olsun…
Pazar sabahı çıkarayım onu göklere. Herkesler uyurken o uçsun, o salınsın gökyüzünün güzelliğine. Karışsın; hani sen karışmıştın ya bana bir ara. O da öyle karışsın gökyüzüne. Sonra bir akşam vakti alayım onu yanıma götüreyim. Hak ettiği yere hani… Sen gitmiştin ya bir akşam vakti, hak etmediğin yere. İşte o hak ettiği yere gidecek. Benim yanıma yani…

Bir uçurtmam olsun…
Sen gelince! Yıldızlardan biride o olsun. Ay’ın ışığı ona da vursun, sevdalı gözlere ışık olsun. Yıllara meydan okusun, hiç eskimesin. Bir göçmen kuşa yarenlik etsin akıllarda, kalsın hep nan gibi. Nasıl sen kaldın ya, o da bende öyle kalsın…

Bir uçurtmam olsun…
Sen gelince! Mutluluk getirsin bana. Aynı senin getirdiğin gibi şiirler yazdırsın bana. Yalnızlığıma eş olsun aynı senin gibi. Ama senin gittiğin gibi gitmesin o da! Giderken götürme düşlerimi ya da düşlerimi al uçurtmam kalsın. Kör olsun sözlerim seni kötülersem. Sen yeter ki bırak onu bana. Bırak bende kalsın uçurtmam…

** Benim hiç uçurtmam olmadı gerçi. Benim çocukluğum da olmadı yaşayacak… Bir keresinde bir uçurtma almıştım kuzenlerimle. Onu uçurmaya gitmiştik, biraz ortalık sakinleşsin diye uçurtmayı bir köşeye koyduk. Bekliyorduk… Biri oradan geçerken yanlışlıkla uçurtmanın ortasına bastı ve uçurtmanın çıtalarını kırdı. O gün bütün umutlarımda kırıldı ve şimdi yere bakarak yürüyorum. Bir çocuğun uçurtmasına basmayayım diye… Çünkü her zaman kırılan uçurtmalar değil, umutlarda yanında gidiyor…

Şunu Şuraya Koyalım..

Ben hep kendi kendime konuşuyorum burada, siz sadece kulak misafirisiniz..haliyle umduğunuzu değil bulduğunuzu dinliyorsunuz..Böyle başlamalı bu blog, misafirliktesiniz çünkü ben bunu okumak istiyorum değil, bu adam yine ne yazdı demelisiniz bana uyan ne vardı ki diye düşünürken hiç uymayan bir kelimeyi bir cümleyi alabilmenizi isterim..ya okuyacağız bu dünyada ya yazacağız..